Rüzgara Karşı Durmak: Türk Dış Politikası Kırılmadan Esneyebilir mi?

01 Kasım 2005


Dış politika prensip olarak uzun dönemli genel hedef ve ilkeler çerçevesinde sürdürülür. Hiçbir ülke sadece karşılaştığı olaylara tepki vererek uluslararası alanda etkin olamaz. Hedeflerin ne kadarının gerçekleştirilebileceği ise, ülkelerin kararlılıkları ve uzun erimli planlamaları kadar, uluslararası konumları, etkinlikleri, diğer devletlerin o ülkeyle ilişkilere verdikleri önem, ekonomik gelişmişlik düzeyi, kısaca uluslararası güç dengesi içerisindeki yerlerine bağlıdır. Ne kadar kapsamlı ve uzun erimli plan yapılırsa yapılsın, bunlar ancak devletlerin güç unsurları ve uluslararası konumlarıyla ilişikilendirildiklerinde anlam kazanırlar. Gücü ve imkânlarının ötesinde hedefler koyan devletlerin bunlara ulaşması mümkün olmayacağı gibi, sahip olduğu imkânları yeterince değerlendiremeyen ve beklentilerini olanaklarının altında tutan devletler de potansiyellerini gerçekleştiremezler. Diplomasi bu ikisi arasında denge bulma sanatıdır.

Öte yandan, milletleşme sürecindeki halklar kendileri ile dışarıda bıraktıkları arasında ayırıma giderken, yani “biz”e karşı “öteki”ni yerleştirirken, bir takım psikolojik dönüşümler sonucunda “biz”i olduğundan daha zayıf ve karmaşa içerisinde; buna karşılık “öteki”ni de olduğundan daha güçlü ve daha planlı kurgularlar.

Yazının devamı için tıklayınız

(Foreign Policy (Türkçe Edisyonu), No. 34, Ekim-Kasım 2005, s. 48-58)